◊ Savaş Özbey: Hikâye çok hoş. Bana biraz Cem Yılmaz’ın “Hokkabaz” sinemasını anımsattı. Orada da Hasret Tekin altınları alıp toz olan gelini canlandırıyordu. Artık Kerem Bürsin ve Hafsanur Sancaktutan üzere iki dev isimden izlemek çok eğlenceli olacak.
◊ Onur Baştürk: Kerem Bürsin tesiri diye bir şey var. Hayranı çok. Dizi hem bu tarafıyla önde hem de konusu tipik yaz dizilerinden farklı. Çok konuşulacaktır bu dizi.
◊ Ömür Gedik: Günümüz dünyası, kimseye itimat olmuyor. Karı kocanın casus olduğu ve birbirlerini öldürmeye çalıştığı “Bay ve Bayan Smith” sinemasını hatırlatıyor her şey. Ancak ben geçersiz gelin de olsam Kerem Bürsin üzere birini dolandırmaya kıyamaz, aşkı işe tercih ederdim. Tahminen dizide de o denli olur, bekleyelim görelim.
◊ Orkun Ün: Bir Kanal D klasiğidir. Yazın bomba üzere işler getirir ekrana. Bu dizideki oyuncu seçimi de, mevzu da nefis bence. Bu zati çok bizden bir öykü. Düğün dolandırıcısı geçersiz gelinler, hatta düzmece damatlar bile var etrafta. Uydurma gelin Hafsanur’u ben merakla beklemeye başladım bile.
Yeni kuşak böyle
23 yaşındaki oyuncu Melisa Döngel’den estetik itirafı geldi: “Çenemde, yanağımda, dudağımda dolgu var. Biraz da botoks. Ben benlikten çıkmışım aslında.” Çıkmış mı sahiden? Niçin genç yaşta kendine bunu yapmış sizce?
◊ Orkun Ün: Eee gençlerin kusuru bu. Özentilik, daha güzel gözükeyim hırsı yaptırıyor bunları. Ben onu evvelce tanırım, makyajlı makyajsız halini görmüşümdür. Lakin hiç fark etmemişim değişimini. Fotoğrafları görünce anladım. O denli çok abartılacak bir durum var mı derseniz yok fakat gerek var mıydı derseniz, ona da yok.
◊ Onur Baştürk: Gerçekten bir insan kendine bunu neden yapar? Üstelik hiç muhtaçlığı yokken. Estetik bence bir noktadan sonra takıntı. Daima bir yerini yaptırmak istiyor ve kendini tutamıyorsun.
◊ Ömür Gedik: Çok da bir şey yokmuş. O dedikleri herkeste, hatta, bilhassa çene dolgusu erkeklerde bile var artık. Olmasa daha âlâ olur alışılmış ancak maalesef yeni kuşak insan modeli bu türlü.
◊ Savaş Özbey: Dolgu ve botoks artık erkeklerin bile yaptırdığı şeyler. Burun ameliyatı falan üzere bir şey değil ki. Kendiyle güzelce dalga geçmiş işte. Telaşlanacak bir şey yok, sessizce dağılalım.
Abartıdan uzak
gelin ve damatlar
Bu hafta Eda Ece-Buğrahan Tuncer ile Kaan Urgancıoğlu-Burcu Denizer çiftleri evlendi. Gelinlik ve damatlıkları nasıl buldunuz?
◊ Onur Baştürk: Eda ve Buğrahan’ın düğünü oldukça eğlenceliymiş. Eda’nın gelinliği ve Buğrahan’ın damatlığı da çok olağan standartlardaydı. Sürpriz yoktu. Burcu’nun ise şapkasına bayıldım. Bence nefis bir styling.
◊ Ömür Gedik: Burcu ve Kaan’ı rahat, şık ve cool buldum. Eda ve Buğrahan da çok rahat ve hoş görünüyordu. Abartıdan uzak gelin ve damatları seviyorum. İki ikili de mutluluklar.
◊ Orkun Ün: Ben sadelik gördüm tüm düğünlerde. O yüzden birinin başkasından aşağı kalır ya da üste çıkar bir yanı yoktu. Beğendim aslında tamamını.
◊ Savaş Özbey: Eda Ece ile Buğrahan Tuncer’in gelinlik ve damatlıklarını klasik buldum. Ancak Kaan Urgancıoğlu ile Burcu Denizer çiftinin spor hallerine bayıldım. Şapkası da çok tatlı olmuş Burcu’nun. Her iki ikili de bir ömür uzunluğu mutluluklar.
Özensiz gitse daha mı uygun?
Nesrin Cavadzade, Eda Ece’nin düğününe savlı bir elbiseyle katıldı. Didem Uzel, ünlü oyuncuyu “Düğüne mümkünse en sade elbiseyle gidilir. Zira o gece gelinin gecesidir” diyerek eleştirdi. Haklı mı?
◊ Savaş Özbey: Hoş olmak, alımlı olmak ne vakit kabahat oldu? Fakat bayanca bir durum, pek yorum yapmak istemem. Kendisinden öteki kimsenin beyaz giymesini istemeyen gelinler de tanıdım. Olabiliyor bu türlü şeyler.
◊ Ömür Gedik: “Düğünde beyaz giyilmez” denir genelde. Şık olmak da gidilen yere hürmet demektir. Özensiz gidilse daha mı güzel? Ben çok beğendim Nesrin’in kıyafetini.
◊ Orkun Ün: Ya Didem hoş söylemiş. Birtakım düğünlerde gelinden tezli ‘arkadaşlar, akrabalar’ oluyor. Şaşırıyorsun ve diyorsun ki; burada bunu giydiyse kendi düğününde ne giyecek sanki? Hay Allah’ım…
◊ Onur Baştürk: Haksız. Bu türlü bir kural mı var? Varsa bile demode. Gelinlik esasen tek başına dikkat çeken bir öge. Davetlilerin kıyafeti gelinlikle yarışamaz ki…
Evlilik aşkı
öldürür mü?
Belçim Alım, evlilikle ilgili dikkat cazip bir yorum yaptı: “Evlilikle ilgili çok olumsuz fikirlerim var. Evlilik kurumunun hantallığı aşka büyük ağırlık katıyor. Kurumsal zorunluluklar, beklentiler…” Katılıyor musunuz?
◊ Ömür Gedik: Evliliğe nazaran değişir. Hantallaşmak istemeyen evliyken de hantallaşmaz.
◊ Savaş Özbey: Geldi mi tekrar tıpkı konu: Evlilik aşkı öldürür mü? Bence öldürmez. Hantal olan şahısların kendisi diye düşünüyorum. Yoksa bir sürü şahane süren evliliği nasıl açıklayacağız?
◊ Orkun Ün: Haklı… Ancak günümüz kaidelerine nazaran haklı. O da bence günümüz kaidelerini göz önüne alarak bu türlü söyledi. Artık seçenekler, tahammülsüzlükler, “daha uygununu bulurum”culuklar yani yanılgılar o kadar fazla ki. Olgunluğa ulaşmamış birinin evliliği sürdürmesi çok güç bence.
◊ Onur Baştürk: Vardır bir bildiği. Fakat evliliğin hantal bir kurum olduğu boşanma sayısının artmasından aşikâr.
Çeşme Marina yalanladı
Çeşme Marina’da bulunan bir kafe, şöyle bir ilan vermiş: “Kafemize akşam saat 7 ile 10 ortasında dublör (fake müşteri) gereksinimimiz vardır. 200 TL + 1 içecek verilecektir.” Ne diyorsunuz bu ilana?
◊ Ömür Gedik: Çok kötü. Demek ki yaz çok kolay geçmeyecek. Yerler kalabalık görünerek müşteri çekmeye çalışıyorlar.
◊ Onur Baştürk: Çok dürüst bir ilan olmuş. Demek ki bir yere gittiğimizde evvel buna bakacağız, içerideki müşteri düzmece mi, yoksa gerçek mi?
◊ Savaş Özbey: Bu türlü taktikler uygulayan yerler var ancak ne yerli turisti ne de şuurlu yabancı turistleri kandırabileceklerini sanmam. Anca yeterli araştırma yapmayan, toplumsal medyayı yeterli kullanamayan, gittiği yer hakkındaki yorumları okumayan bireyleri avlayabilirler bu taktiklerle.
◊ Orkun Ün: Bu bence palavra haber. Daha doğrusu şunu birinci kaynaktan biliyorum ki; bu türlü bir işletme varsa bile Çeşme Marina’da değil. Marina yetkilileri bir mail ile anlattılar bunu. Şahane bir idare örneği göstererek çabucak açıklamalar yaptılar. Varsa bu türlü bir yer, Çeşme Marina etrafında bir yerdir ve marinanın ismini kullanmıştır.